-
1 Anfang
Anfang <-(e) s, -fänge> ['anfaŋ] mbaş, başlangıç;\Anfang Mai mayıs başında;am \Anfang des Jahres yılın başında;\Anfang nächster Woche gelecek haftanın başında;er ist \Anfang fünfzig ellilerin başındadır;den \Anfang machen başlamak;einen neuen \Anfang machen yeniden başlamak;von \Anfang an baştan, başından itibaren;für den \Anfang başlangıç için;das ist der \Anfang vom Ende bu işin sonu belli oldu;von \Anfang bis Ende başından sonuna kadar, baştan başa;aller \Anfang ist schwer ( prov) her işin başı zordur -
2 anfangs
-
3 bei
1) ( räumlich)in Unna \bei Dortmund Dortmund yakınındaki Unna'da;die Schlacht \bei Leipzig Leipzig civarındaki muharebe;dicht \bei der Fabrik fabrikanın hemen yanında;ich war \bei meinem Onkel ( Bruder der Mutter) dayımın yanındaydım; ( Bruder des Vaters) amcamın yanındaydım;ich saß \bei ihm (onun) yanında oturdum;\bei Tisch sofrada;\beim Bäcker ekmekçide2) ( für Firmen) -de;sie arbeitet \bei der Bahn demir yollarında çalışıyor;ein Konto \bei der Bank haben bankada bir hesabı olmak3) ( für Wohnbereich)wir sind \bei Susanne zum Abendessen eingeladen biz Suzanne'ye akşam yemeğine davetliyiz;er wohnt \bei seinen Eltern anne ve babasının yanında oturuyor;\bei jdm zu Hause sein birinin evinde olmak, birinin yanında kalmak;\bei mir zu Hause benim evimde4) ( zeitlich)\bei den schweren Regenfällen şiddetli yağışlar sırasında;\bei Tag gündüzün;\bei Nacht gece(leyin);\bei beginn der Vorstellung gösterinin [o programın] başında5) ( an sich tragend)hast du etwas Geld \bei dir? yanında biraz para var mı?;ich habe kein Geld \bei mir yanımda hiç para yok6) ( während)\bei der Arbeit işte;\beim Arbeiten sah er... çalışırken [o iş başında]...i gördü;\bei Nacht geceleyin;Vorsicht \beim Aussteigen! inerken dikkat ediniz!;\bei Gelegenheit fırsat düşünce;\beim Lesen des Artikels makaleyi okurken;\bei näherer Betrachtung yakından bakıldığında, daha yakından bakınca7) ( falls)\bei Nebel siste;„\bei Feuer Scheibe einschlagen“ “yangın halinde camı kırınız”8) ( sonstiger Gebrauch)\bei guter Gesundheit sein sağlığı [o sıhhati] yerinde olmak;\bei reiflicher Überlegung iyice düşünüp taşındıktan sonra;\bei zwanzig Grad unter null sıfırın altında yirmi derecede;\bei offenem Fenster schlafen pencere açık olarak uyumak;\bei aller Vorsicht bütün dikkatine karşın;es geht \beim besten Willen nicht! bütün iyi niyetime rağmen olamaz!;\bei Gott! vallahi!;\bei seinen Fähigkeiten onun yetenekleriyle -
4 sauber
sauber ['zaʊbɐ]I adj1) ( rein) temiz, pak;etw \sauber halten bir şeyi temiz tutmak;etw \sauber machen bir şeyi temizlemek3) ( anständig) dürüst;bleib \sauber! ( fam) yaramazlık yapma!du bist wohl nicht ganz \sauber! senin aklın başında değil galiba!etw \sauber voneinander trennen bir şeyi özenle ve titizlikle birbirinden ayırmak -
5 über
über ['y:bɐ]I präp\über der Straße wohnen caddenin öbür tarafında oturmak;sie wohnt \über uns üstümüzde oturuyor\über der Arbeit einschlafen çalışırken [o iş başında] uyumak3) ( Grenze) üstünde;zwei Grad \über null sıfırın üstünde iki derece\über jdm stehen birinin üstü olmak5) ( infolge) üzerine;\über all der Aufregung hatte ich dich ganz vergessen bu kadar telaş üzerine seni tamamen unutmuştumII präp1) (Richtung: durch) yol boyunca;\über jdn/etw hinweg bir kimseye/şeye aldırmayarak, bir kimseyi/şeyi es geçerek;nach Münster \über Dortmund Dortmund üzerinden Münster'e;\über die Straße gehen sokağı geçmek;\über die Grenze fahren sınırı geçmek;\über eine Mauer springen bir duvarın üzerinden atlamak;bis \über beide Ohren verliebt sein körkütük âşık olmak;bis \über beide Ohren in Arbeit stecken işi başından aşkın olmak2) ( zeitlich)\über Nacht geceleyin;\über das Wochenende hafta sonu(nda);das ist schon \über 3 Jahre her bunun üzerinden 3 yıl geçti bile;\über die Dreißig hinaus otuzunu geçmiş;\über etw hinweg sein bir şeyi arkada bırakmış olmakwas wissen Sie \über ihn? onun hakkında ne biliyorsunuz?4) ( in Höhe von) -lik;ein Scheck \über 4000 Euro 4000 euroluk bir çek;ein Rennen \über 2000 Meter 2000 metrelik bir yarış5) ( von mehr als)\über eine Stunde bir saatten fazla;Kinder \über 12 Jahre 12 yaşından büyük çocuklar6) ( mehr und mehr)Autos \über Autos otomobil üstüne otomobil7) ( mittels) yoluyla;\über ein Inserat ilan yoluyla8) ( Überordnung)\über jdn herrschen/Macht haben birine hükmetmek/sözü geçmekes geht nichts \über Fußball futbolun üstüne yok;jdn/etw \über alles lieben bir kimseyi/şeye herşeyden çok sevmek1) ( mehr als) üzerinde, -den (fazla);\über zwei Meter lang/breit uzunluğu/genişliği iki metrenin üzerinde, iki metreden (fazla) uzun/geniş;sind Sie \über 30? 30'un üzerinde misiniz?2) ( völlig)er wurde \über und \über rot kıpkırmızı kesildi3) ( Zeitraum)die ganze Nacht \über bütün gece boyunca1) ( übrig)da ist noch Kuchen \über daha pasta var2) ( überlegen) üstün (in -de);geistig ist sie mir \über zekâca benden üstündür -
6 Verstand
-
7 Anfang
Anfang m <Anfangs; ÷e> baş(langıç);am Anfang baş(langıç)ta;von Anfang an baştan (itibaren);Anfang Mai mayıs başı(nda);er ist Anfang 20 yirmilerinin başında;den Anfang machen başlamak, ilk adımı atmak -
8 angehend
angehend adj yeni yetişen, meslek hayatının başında -
9 aufhaben
-
10 Beginn
-
11 bei
bei präp: bei einer Tasse Tee bir çay içerken;bei meiner Ankunft ben geldiğimde/gelince;bei Müller Adresse Müller eliyle;bei München Münih yakınlarında;bei Nacht gece(leyin);bei Regen yağmur yağarsa/yağarken;bei schönem Wetter güzel havada;bei seiner Geburt (Hochzeit) onun doğumunda (düğününde);bei Tag gündüz(ün);bei uns bizde; bizim ailede (köyde vs);bei weitem büyük farkla;arbeiten bei -de çalışmak (… şirketinde);fam er ist nicht ganz bei sich o tam kendinde değil;ich habe kein Geld bei mir yanımda para yok;beim Arbeiten iş başında;beim Gemüseladen manavda;bei so vielen Problemen bu kadar çok sorun karşısında/varken -
12 beieinander
beieinander adv yan yana; bir arada;dicht, nahe beieinander iyice yan yana; birbirine (çok) yakın;fam du hast wohl nicht alle beieinander! senin aklın başında değil galiba!;fam gut (schlecht) beieinander sein kendini iyi (kötü) hissetmek -
13 Besen
Besen m <Besens;Besen> süpürge;fig neue Besen kehren gut işin başında herkes iyi çalışır;fam fig ich fresse einen Besen, wenn … -se kellemi keserim -
14 Bildschirmarbeit
Bildschirmarbeit f bilgisayar başında çalışma -
15 dabeistehen
dabeistehen v/i <unreg, -ge-, h> -in başında durmak -
16 dicht
1. adj Haar, Gewebe, Wald sık, gür; Nebel, Verkehr usw yoğun; Fenster sıkı;fam er ist nicht ganz dicht onun biraz aklından zoru vardicht besiedelt yoğun nüfuslu;dicht bevölkert yoğun nüfuslu, nüfusu yoğun -
17 Einsatz
Einsatz m <Einsatzes; Einsätze> (eingesetztes Stück) (-in içine konan) parça; (Spieleinsatz, Wetteinsatz) sürülen para;den Einsatz verdoppeln -in çift katını sürmek; (Engagement) angajman;mit vollem Einsatz canla başla;unter Einsatz seines Lebens canını ortaya koyarak; (Gebrauch) kullan(ıl)ma;im Einsatz hizmette;zum Einsatz kommen kullanılmak, hizmete girmek;im Einsatz stehen MIL görev başında olmak -
18 Jahresbeginn
Jahresbeginn m yıl/sene başı; -
19 Mattscheibe
fam fig Mattscheibe haben aklı tam başında olmamak (aus Schlaftrunkenkeit usw) -
20 PC-Arbeitsplatz
PC-Arbeitsplatz [pe't͜seː-] m bilgisayar başında yapılan görev
См. также в других словарях:
başında — is. Bir şeyin sırada önde olanı, önde geleni Öldürücü illetlerin başında kalp hastalıklarının geldiği malum. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
başında kavak yeli esmek — 1) genç sorumluluk duygusundan uzak, zevk, eğlence peşinde koşmak Kocası yaşlı diye genç bir kadının başında kavak yelleri estiğine hükmetmek lazım gelmez. R. H. Karay 2) gerçekleşmeyecek şeyler düşünerek vakit geçirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
başında beklemek (veya durmak) — (bir şeyin) yanında durup gözetlemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
başında değirmen çevirmek — (birinin) gürültü ile tedirgin etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
başında olmak — (bir durum birinin) aynı sıkıntılı, belalı durumda bulunmak Senin müdür başımda olduğu sürece bana da rahat yüzü yoktur … Çağatay Osmanlı Sözlük
başında paralansın — yapılan bir iyilik çok söylendiğinde o iyiliğin artık istenmediğini belirten bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
başında torbası eksik — kaba saba, yontulmamış (kimse) … Çağatay Osmanlı Sözlük
aklı başında — sf. 1) Sürekli akıllı davranan Belçikalıların aklı başında aydınları, bu sergi organizasyonlarını bir yüz karası sayıyorlar. H. Taner 2) Doğru dürüst, kusursuz Bazı günler ne aklı başında ve rabıtalı bir insandır. M. Yesari Atasözü, Deyim ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kelin merhemi olsa başına sürer (veya kelin medarı olsa kendi başında olur) — kendi işini halledemeyen kişiden aynı durum için yardım alınamaz anlamında kullanılan bir söz Hekimler ne bilirmiş? Kelin medarı olsa kendi başında olur. Onlar ölmeyecek mi? H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
üstündeki üstünde, başındaki başında — üstündekinden başka hiçbir şey kalmadan anlamında kullanılan bir söz Karanfil, üstündeki üstünde, başındaki başında sokağa kovulmuş. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
masa başında — zf. Uygulamaya yönelik olup olmadığına bakmaksızın tartışarak, konuşarak, görüşerek … Çağatay Osmanlı Sözlük